Köklü geleneklerin ve yüzlerce yıllık öğretilerin merkezi olan Uzak Doğu; büyüleyici doğası, renkli kültürü, zengin tatları, ihtişamlı sarayları, yüzen çarşıları, kauçuk ormanları, sabahlara kadar süren çılgın gece hayatı ile Uzak Doğu’nun incileri Yangon, Hanoi, Phnom Penh ve Bangkok gezginleri unutulmaz bir tatil yaşamaya davet ediyor.
Tayland’ın Melekler Şehri: Bangkok
Sükûnete ve huzura davet eden felsefesi ile insanda farklı boyutlar açan şehirde, Budizm inancının yansımaları, yemekler, kültür ve mimari de fazlasıyla ön plana çıkıyor. Zümrüt Buda’nın ruhunuzu dinlendirmesine, kraliyet sarayının şaşaalı görüntüsünün sizi büyülemesine engel olamayacaksınız.
Bangkok’ta görmeniz gerekenler bununla sınırlı değil elbette. Güç ve ihtişamın sergilendiği Kraliyet Sarayı, yarım saatlik bir deniz yolculuğu sonrası ulaşılan yüzen çarşısı, akıl almaz şovların sergilendiği timsah ve yılan çiftlikleriyle bu şehir hafızalarınızda unutulmaz karelerle yer ediniyor. Ayrıca Bangkok, yemek severler için de bir cennet. Bu devasa şehrin her köşesinde Tay ve dünya mutfaklarının en güzel örneklerini uygun fiyatlarla deneyimlemek mümkün.
Doğasıyla insanları büyüleyen Vietnam’ın başkenti olan şehir: Hanoi
Vietnam’ın en merak uyandıran şehirlerinden birisi olan Hanoi, Zümrüt rengi denizi, şelaleleri, keskin kayalık oluşumları, sömürge mimarisi ve tarihiyle her daim gözde destinasyonlardan.
Şehir, merkezde yer alan Hoan Kiem gölü çevresinde kurulmuş. Hoan Kiem, Vietnam dilinde iade edilen kılıç anlamına geliyor. İsim ise büyük bir efsaneye dayanıyor. Çinlilere karşı savunma yapabilmesi için Kral Le Loi’ye Tanrılar tarafından büyülü bir kılıç veriliyor. Daha sonra kral gölde bot ile gezinti yaparken dev bir kaplumbağa ile karşılaşıyor ve bu dev kaplumbağa kralın elinden kılıcı alarak gölün derinliklerine karışıyor. Kılıcı suyun derinliklerindeki Tanrılara iade ediyor. Bir söylentiye göre bu gölde hala dev kaplumbağalar yaşıyor. Bu göl ve çevresi halkın en önemli dinlenme yerlerinden biri ve insanlar sabahları burada toplu olarak tai chi yapıyor, öğleden sonra da göl kenarında kitap okuyorlar.
Ho Chi Minh mozolesi, imparatorluk akademisine ev sahipliği yapan Literatür tapınağı, Hoa Lo Cezaevi müzesi, Vietnam Ulusal Tarih müzesi, Hoan Kiem Gölü, Vietnam Askeri Müzesi ve Bach Ma Beyaz At tapınağı başlıca görülmesi gereken yerleri oluşturuyor.
Hanoi’nin yemek geleneğinde beş temel tat bir arada yer alıyor. Her bir geleneksel yemekte bu tatlardan birini ortaya koyuyor. Balık sosu, karides sosu, soya sosu, pirinç, taze otlar, sebze ve meyveler yemeklerin ana malzemelerini oluşturuyor. Ayrıca çeşitli pek çok ot kullanılan yemeklerde et ve ot arasında denge gözlemleniyor.
Myanmar Budizmi’nin de merkezi olan şehir: Yangon
Kuleleri altınla kaplı olan iki ünlü Budist tapınağı, Sule Paya ve Svedagon’a da ev sahipliği yapan şehirde bulunan bu tapınakların altınları her üç yılda bir yenileniyor. Yenileme esnasında tonlarca altının harcandığı kuleler, gündüz ki görkeminin yanı sıra, geceleri ışıklandırma sayesinde dikkat çekici rengi ile oldukça uzaktan da fark edilebiliyor.
Kandavgyi Gölü’nün içinde klasik bir saray restoranı olan Karaveik, ilginç görüntülü yapısı ile dikkat çekerken, akşamları geleneksel dans ve kukla gösterisine ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, müthiş bir doğaya sahip olan Kandavgyi Doğal Parkı da bu göle ayrı bir güzellik katıyor.
Yöresel mutfağı ile dikkat çeken Yangon, balık, pirinç, şehriye, zencefil, acı ve baharatlı sebze yemekleri ile ünlüdür. Lethok Son (Vejeteryan tarzı baharatlı pirinç salatası), Mohinga (Şehriyeli balık çorbası), Oh-no Khauk swe (Tavuklu, Hindistan cevizi sütlü, şehriyeli pilav) Yangon’un ulusal spesiyallerindendir.
Kamboçya’nın politik, ekonomik ve kültürel başkenti: Phnom Phen
Mimarisi ile büyüleyen şehir, yakın tarihte yaşadıkları şiddet dolu günlerin kötü ününü üzerinden atmaya çalışıyor. Savaştan önce 70’li yıllarda Uzakdoğu’nun Paris’i olarak bilinen Phnom Penh, bugün ise bin yıllık tapınakları ile hala ayakta. Her ne kadar Fransız sömürgesi altında yaşamış olsa da, hala el değmemiş bir Güneydoğu Asya deneyimi sunuyor.
Şehrin gezilmesi gereken yerleri ise; Altın sarısı kubbesini şehrin birçok yerinden görebileceğiniz, başkentin en canlı bölgelerinden Central Market, başkentin simgelerinden Kraliyet Sarayı, Şehrin 1373 yılında inşa edilmiş eski tapınaklarından biri olan Wat Phnom, ayrıca Kamboçya tarihini öğrenmek isteyenleri memnun edecek bir koleksiyona sahip müze, ziyaretçilerini daha bahçedeyken mimarisi ile etkilemeyi başarıyor. Müzenin içinde Kamboçya, kraliyet ailesinin eşyaları, yakın tarihe tanıklık eden objeler ve eski sanat eserleri sergileniyor.
Kamboçya mutfağında Tayland ve Fransız mutfağının etkisi görülüyor. Kamboçya’nın kendi yemeklerinden biri olan içinde embriyo bulunan haşlanmış yumurta ülkenin en çok yenen yemeklerinden biri. Ayrıca, Kamboçya’da sokakta yemek yeme kültürü de oldukça yaygın. Çoğunlukla et ve tavuk hazırlandığı tezgahlarda deniz ürünleri de görmek mümkün.
Türkiye’den Uzak Doğu’ya ulaşım, Emirates ile Dubai aktarmalı olarak isteğe bağlı ekonomi ya da business class biletlerle gerçekleşiyor. Emirates Havayollarının sunduğu konforlu ulaşımla Uzak Doğu’nun gizemli tarihini ve büyüleyici doğasını keşfe çıkmaya hazır olun!